Bu çalışmada Buket Uzuner'in İki Yeşil Susamuru adlı romanı, Karen Horney'in geliştirdiği nevroz kuramı çerçevesinde incelenmiştir.
Araştırmanın ayrıntılarına aşağıdaki bağlantı aracılığıyla ulaşılabilir:
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3599198
Öz
Nevrozlar, ruhsal iç çatışmalara verilen genel bir isimdir. Freud’a göre kalıtımsal sebeplerle oluşan bu iç çatışmalara modern psikanalizin önemli isimlerinden Karen Horney’ın getirdiği yorum oldukça önemli ve farklıdır. Horney, nevrozları açıklarken içsel çatışmaları doğuran bu hastalıkta, sosyal ve kültürel koşulların etkili olduğunu söyler. Özellikle çocukluk döneminden yaşanan sorunların ilerleyen dönemlerdeki davranışlar üzerinde etkili olduğunu vurgulayan Horney, ebeveynlerinden yeterli ilgi ve şefkati görmeyen çocukların önce düşmanlık duyguları geliştirdiğini, daha sonra da temel kaygılara kapıldığını belirtir. Horney, insanların bu kaygılardan kurtulmak için insanlara yönelme, insanlara karşı olma ve insanlardan uzaklaşma olmak üzere üç eğilim gösterdiğini belirtir. Normal insanlara oranla nevrotik bireyler bu üç eğilimden birine veya birkaçına çok radikal biçimde bağlı olurlar. Bu ise, Horney’ın zorlantı olarak ifade ettiği bir benliği ortaya koyar ki bu idealleştirilmiş bir benliktir. Bu çalışmada ise, Buket Uzuner’in İki Yeşil Susamuru adlı romanındaki insan ilişkilerine Horney’ın geliştirdiği kuram çerçevesinde yaklaşılmıştır. Buna göre romanın hem başkişisi Nilsu Baran’da hem de yardımcı kişi olan Teoman’ın çocukluk dönemlerinde temel düşmanlık geliştiği görülmüştür. Roman her ne kadar aşk ve intihar merkezli olsa da, özellikle Nilsu ve Teoman’ın eylemlerinin merkezinde çocukluk dönemlerinde geliştirdikleri düşmanlık ve kaygıların yattığı söylenebilir. Bu dönemlerinde Nilsu, yalnızlıkla boğuşurken Teoman anne baskısı altında ezilmiştir. Çalışma ise bu sorunların merkezine inmek ve daha önce aynı esere yönelik yapılan diğer araştırmalara bir katkı sunmak, farklı bir açıdan bakmak amacıyla yapılmıştır.